Hayatım boyunca yaşamış olduğum en kötü kuaför deneyimlerimden biriydi, hatta en kötüsüydü diyebilirim. Klasik bir mahalle kuaförünün sahip olduğu hijyene bile sahip değildi. Yan koltuktaki müşteriyi tıraş eden kişiyle benim tıraşımı yapan çalışanlar sürekli makine taraklarını değiştirip durdular. O aletler hiç bir şekilde sterilizasyon cihazına konmadı, hiç bir zaman da konulduğunu düşünmüyorum. Havlular iğrenç kokuyor. Havluda saç boyama işlemlerden kalma boyalar vardı. Saçımı kurularken havlu kokusu yüzünden nefesimi tutmak zorunda kaldım. Saçımı yıkadılar ama yüzüme bir şey yapmadılar, saçımdaki kıllar gitti ama yüzümdekiler olduğu gibi duruyordu. Sonrasında insan saçı kurularken bir pamukla da kulak içini falan bir temizler ama maalesef onu da yapmadılar. Yerler deseniz kıl tüy içinde. Tıraşı yapan kişilerin ustalık belgesinin olduğunu düşünmüyorum, çünkü yaşları çok gençti. Hatta arka koltukta tıraş olan bir turisti tıraş eden çocuğun yaşı maksimum 15'ti. Gelelim tıraşa; çocuğa bir fotoğraf gösterdim "bunu yapabilir misin?" dedim. "Fotoğraf gösterdiğin iyi oldu abi, yaparım" dedi ama tıraş bittiğinde acemi birliğine giden erler gibi oldum. Gösterdiğim modelle zerre alakası yoktu. Hatta eve gelip saçımı yıkadığımda makas izlerini açıkça gördüm. Evde kendi kendime tıraş olsam bu kadarını kendim de yapardım. Ertesi gün işyerime geldiğimde gören herkes saçını acemi berber mi kesti diye dalga geçti. Bir daha asla gitmem ve gidene de engel olurum.